Reuters, 25 Eylül 2017
Çeviren: Ercan Caner, Sun Savunma Net, 28 Eylül 2017
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, pazartesi günü yaptığı bir konuşmada; yaptıkları bağımsızlık referandumu nedeniyle, Irak Kürdistanı Bölgesel Yönetimi (IKBY) üzerindeki baskıları artırmak maksadıyla, Türkiye’nin kuzey Irak’tan dış dünyaya petrol taşıyan boru hattının vanasını kapatabileceği yönünde uyardı. Kürt bağımsızlığının ülkesi açısından kabul edilemez olduğunu ve bir hayatta kalma meselesi olduğunu ifade eden Erdoğan, Irak topraklarına askeri müdahale tehdidinde de bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamalarını, Ankara’nın Kürdistan Bölgesel Yönetimine, referandum nedeniyle sınırlar ve hava sahasının kapatılmasını da içeren cezai tedbirler uygulayabileceğini ve çıkan sonucun tanınmayacağını söyleyen Başbakan Binali Yıldırım’dan kısa bir süre sonra gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamasında, IKBY kontrolündeki topraklardan Türkiye üzerinden dış dünyaya akan petrol akışını kesme kararı aldığını dile getirmedi. Kuzey Irak’tan gelen yüzbinlerce varil petrol, Türkiye’den geçen boru hattı vasıtası ile dış dünyaya gönderilmektedir. Fakat Erdoğan bu seçeneğin de masada olduğunu açık ve net bir şekilde ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan referandum tartışmaları üzerine yaptığı bir açıklamada; ‘‘Bakalım petrolünü nereye akıtacak ya da satacak? Vana bizde. Vanayı kapattığımız anda o iş de bitti.’’ sözlerini kullanmıştır.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir zamanlar başka bir konuşmasında ise, Irak başbakanının, Başika kampına ilişkin açıklamalarına sert bir tepki göstererek, ona; ‘‘Sen benim muhatabım değilsin, karatımda değilsin, kalitemde değilsin. Biz bildiğimizi okuyacağız. Kim bu, Irak’ın başbakanı… Önce haddini bil.’’ sözleriyle seslenmiştir.
Türkiye Başbakanı Binali Yıldırım da yaptığı açıklamada, Ankara’nın, Irak merkezi hükümeti ile görüşmeyi müteakip Kürdistan Bölgesel Yönetimine cezai tedbirler uygulama kararı alabileceğini dile getirmiştir.
Başbakan Yıldırım gazetecilere verdiği demeçte; ‘‘Enerji, iç işleri ve gümrük bakanlarımız tedbirler üzerinde çalışıyorlar. Sınır kapıları ve hava sahası ile ilgili adımları değerlendiriyoruz. Bu adımları hızlı bir şekilde atacağız’’ ifadelerini kullanmıştır.
Türk yerel basını, Türkiye’nin IKBY bölgesine Habur sınır kapısından geçişleri durdurduğunu açıklamıştır. Anadolu Ajansının bildirdiğine göre; Ankara’nın gümrük bakanı, Habur sınır kapısının hala açık olduğunu, fakat geçiş trafiğinde sıkı kontroller uygulandığını ifade ederek bu haberleri yalanlamıştır.
Pazar sabahı, Irak tarafından Türkiye’ye giriş yapan 50 yaşındaki kamyon sürücüsü Maruf Ari, her şeyin sakin olduğunu ve sınır geçişi esnasında hiçbir zorluk yaşamadığını ifade etmiştir.
‘‘Eğer sınır kapatılırsa bu hepimize zarar verecek. Bu işi 20 yıldır yapıyorum. Çok para kazanmıyorum. Aylık kazancım ortalama 1.000 lira. Fakat sınır kapısı kapatılır ise açlığa mahkûm olacağız.’’
Birleşik Devletler ve diğer batılı güçler de İslami Devlete (IŞİD Terör Örgütü) karşı yürütülen savaşı baltalayacağını öne sürerek Irak Kürdistanı Bölgesel Yönetimi yetkililerini bağımsızlık referandumunun iptal edilmesi yönünde uyarmışlardır.
Bu arada kuzey Irak’a direkt uçuş yapan Türk Havayollarının hisse senedi fiyatları yaklaşık olarak %4 oranında bir azalma ile BIST 100 endeksinde 1,75 oranında düşüş yaşamıştır. Türk lirasının değerinde de bir düşme yaşanmaktadır.
Türkiye, uzun bir süreden beri kuzey Irak’ın dış dünyaya açılan ana kapısıdır, fakat referandumu ulusal güvenliği açısından çok büyük bir mesele olarak görmektedir. Bölgede en fazla Kürt nüfusuna sahip olan ülke Türkiye’dir ve çoğunlukla Kürtlerin yaşadığı ülkenin güneydoğusunda, 30 yıldır ayrılıkçı terör ile mücadele etmektedir.
Cumartesi günü Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) yapılan oylama sonucunda hükümete verilen, silahlı kuvvetleri Irak ve Suriye’ye gönderme yetkisi bir yıl süre ile uzatılmıştır.
Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Irak merkezi yönetiminin karşı çıkmasına rağmen, Türkiye üzerinden her gün binlerce varil petrolü uluslararası pazarlara ihraç etmektedir.
Bütün bunlar göz önüne alındığında; Türkiye’nin, Kürdistan Bölgesel Yönetimine karşı aceleci adımlar atması, TOBB Üniversitesinden siyasi bilimler ve uluslararası ilişkiler Profesörü Nihat Ali Özcan’a göre pek de olası görünmemektedir.
Profesör Özcan’a göre; sınır kapısını kapatmak, uluslararası uçuşları iptal etmek ve son adım olarak da petrol boru hattı vanasının kapatılması tartışılabilir, askeri baskı ise direkt veya dolaylı olarak kullanılabilir.
Türk ordusu bir hafta önce, Habur sınır kapısı yakınlarında, tanklar ve zırhlı araçların da yer aldığı askeri bir tatbikat başlatmıştır ve bu tatbikatın daha da sürmesi beklenmektedir. Tatbikat ikinci safhasına geçerken ilave birlikler de tatbikata dahil olmuştur.
Türk silahlı kuvvetleri bunun yanı sıra, son günlerde Kürdistan İşçi Partisi (PKK) komutanlarının bulunduğu kuzey Irak’taki terör hedeflerine hava saldırıları düzenlemektedir.
PKK, ayrılıkçı isyan hareketini 1984 yılında başlatmış ve bugüne kadar 40.000’den fazla insan hayatını kaybetmiştir. PKK, Türkiye, Birleşik Devletler ve Avrupa Birliği terör örgütleri listesinde yer almaktadır.
Bir seyahat uyarısı yayınlayan Türkiye; Dohuk, Erbil ve Süleymaniye kentlerinde bulunan vatandaşlarını zorunlu değiller ise mümkün olan en kısa zamanda bu kentlerden ayrılmaları yönünde uyarmıştır.
Çevirenin Notları: Yazı aslına sadık kalınarak çevrilmiştir ve yayın kuruluşu ile yazarın görüşlerini yansıtmaktadır. Yazının çevrilmesi ‘‘Sun Savunma Net’’ sitesi ve çevirenin aynı görüşleri paylaştığı anlamına gelmemektedir.
ABD’nin endişe ile karşılama, sonuçları tanımama gibi söylemleri palavradır. ABD ile İsrail’in, Barzani’nin yönetimindeki Irak Kürdistanı Bölgesel Yönetimi tarafından yapılan ve büyük bir çoğunlukla ‘‘EVET’’ oyu çıkan bağımsızlık referandumuna yaklaşımlarına bakıldığında, İsrail’in en azından istikrarlı ve kendisi açısından oldukça tutarlı bir politika izlediği ortadadır. Oded Yinon tarafından kaleme alınan Siyonist Plan kapsamında, İsrail’in birinci öncelikli hedefi Irak’tır. ABD’nin Irak’a müdahalelerinin altında yatan gerçek budur. Sabır ve uzun vadeli bir plan ile hareket eden İsrail istediğini şimdilik elde etmiş görünmektedir.
Türkiye’yi yönetenler ise yaptıkları tutarsız açıklamalar ve Irak’a gitmeye hazır 5.000 kişilik güçleri ile Barzani’nin ekmeğine yağ sürmektedirler. Bu hızla gidilir ise Barzani, gençlik hayali olan bağımsızlığı çok kısa bir zamanda gerçekleştirebilir.
Biraz da vana kapatma meselesinden bahsedelim. Irak Kürdistanı Bölgesel Yönetiminin kontrolü altındaki topraklarda 45 milyar varil petrol ve 5,56 trilyon metreküp doğal gaz olduğu tahmin edilmektedir. 2014 yılında Erbil, Türkiye’den geçen boru hattı üzerinden dış dünyaya petrol satışlarına başlamıştır. Barzani, bu petrol satışlarda parayı uluslararası ticaret firmaları ve Türkiye’den peşin almaktadır.
Rusya’nın dev petrol şirketi Rosneft, küçük bir ön ödeme ile geçtiğimiz yılın sonunda Kürtlerle bir anlaşma yapmış, gelecekteki petrol satışları garantisi ile IKBY’ne 280 milyon dolar borç vermiştir. 2017 yılı Şubat ayında Rosneft 1,2 milyar dolar daha borç vererek IKBY ile iş birliğini geliştirmiştir. Kürdistan Doğal Kaynaklar Bakanı Ashti Hawrami’ye göre Ruslarla yapılan bu anlaşma, siyasi bağımsızlık isteyen Kürdistan’ın geleceği için çok büyük bir adımdır. Bu arada, Türkiye de bölgeye yaklaşık 1,5 milyar dolar yatırım yapmış ve Vitol, Petraca, Trafigura ve Glencore gibi uluslararası ticari bankalar da toplam olarak 2 milyar dolar borç vermiştir.
Rusya, bu yıl Haziran ayında yaptığı anlaşma ile Kürtlerin en büyük finans kaynağı olmuş, daha fazla borç vererek ve yeni petrol aramalarına yardım anlaşması ile yatırımlarını 2,8 milyar dolar seviyesine yükseltmiştir. Ruslar tarafından geçtiğimiz günlerde Kürdistan’ın gaz altyapısı için söz verilen 1 milyar dolardan fazla yatırım, bölgeyi gelecekte Türkiye ve Avrupa’ya ana gaz ihracatçısı konumuna getirebilir. Bölgeye bu kadar yatırım yapan Ruslara göre bağımsızlık referandumu sorun teşkil etmemektedir.
Yazıya bağlantı olarak verilen ‘‘Kürtler kimdir ve neden Irak’tan bağımsızlık istiyorlar?’’ başlıklı açıklama da Sun Savunma Net sitesi tarafından çevrilerek aşağıda Sayın okuyucuların beğenisine sunulmuştur.
Kuzey Irak’ta, Kürt nüfusun yoğun olarak yaşadığı bölgelerdeki yaklaşık beş milyon insan, Pazar günü, Irak’tan bağımsızlığı sorgulayan ve bağlayıcı olmayan bir referandumda oy kullanacaklar. Bu insanlara, Kürdistan bölgesi ve Kürt idaresi dışındaki alanlarda bağımsız bir devlet olmak isteyip istemedikleri sorulacak ve EVET veya HAYIR kutucuklarını işaretlemeleri istenecektir. (Çevirenin Notu: Bağımsızlık referandumunun resmî sonuçları, Irak Kürdistanı Bölgesel Yönetimi tarafından açıklanmıştır. Katılımcıların %92,7’si bağımsızlık referandumunda EVET oyu kullanmıştır).
Kürtler, Birinci Dünya Savaşını kazanan sömürgeci İngiltere ve Fransa, Osmanlı İmparatorluğunu aralarında paylaştığında vatansız kalan en büyük etnik gruptur. Bölgede yaşamakta olan yaklaşık 30 milyon Kürt esas olarak Irak, İran, Türkiye ve Suriye’de dağınık bir şekilde yaşamaktadırlar. Kürt nüfus, işkence ve zulme maruz kalmış ve hatta kendi lisanlarını konuşmaları dahi yasaklanmıştır.
Kuzey Irak’taki özerk Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Şiiler tarafından yönetilen Bağdat’taki merkezi hükümetin, 2003 yılında ABD işgali ile Saddam’ın devrilmesi sonrasında tesis edilen özerkliğe saygı göstermediğini iddia etmektedir.
Kürdistan Bölgesel Yönetimi oylamanın, 2014 yılında Irak ordusunu darmadağın ederek, Irak topraklarının üçte birini ele geçiren İslami Devlete karşı yürütülen mücadeleye Kürtlerin yaptığı çok önemli katkıların onaylanması ve tanınması anlamına geldiğini ifade etmektedir.
Referandum oylamasının büyük bir çoğunlukla EVET ile sonuçlanacağı kesin gibidir. Massoud Barzani tarafından yönetilen Kürdistan Bölgesel Yönetimi bu referandumu, Bağdat ve komşu ülkelerle yapılacak görüşmelerde, tam bağımsızlığını kazanmak maksadıyla meşru bir dayanak olarak kullanmayı planlamaktadır.
Irak hükümeti, ülkenin yeniden inşası ve mültecilerin geri dönüşüyle meşgul olduğu bir zamanda yapılacak referandumun ülkenin parçalanmasına neden olacağını düşünmektedir. Petrol zengini ve birçok etnik kökenli insanın yaşadığı Kerkük kentinin statüsü dahil toprak, enerji ve iktidarın paylaşımı konularında meselelerin görüşme yoluyla çözülmesini önermektedir.
Bu ayın başlarında başbakan Benjamin Netanyahu, İsrail’in bağımsız bir Kürdistan devletinin kurulmasını desteklediğini açıklamıştır. Üst düzey İsrailli yetkililer de Netanyahu’nun referandum hakkındaki yorumlarının İsrail’in resmi politikasını yansıttığını doğrulamıştır.
Hayatını kaybeden Cumhurbaşkanı Shimon Peres ve Savunma Bakanı Avigdor Lieberman da geçmişte Kürt bağımsızlığını desteklediklerini açıklamışlardır. Bu ayın başlarında Adalet Bakanı Ayelet Shaked; ‘‘İsrail ve batı ülkelerinin bağımsız Kürdistan’ın kurulmasında büyük çıkarları vardır. ABD’nin süreci destekleme zamanının geldiğini düşünüyorum.’’ açıklamasını yapmıştır.
Irak’ın güçlü komşuları, ayrılıkçı akımların kendi Kürt nüfuslarına bulaşmasından korkmaktadırlar. Türkiye en büyük Kürt azınlığa ev sahipliği yapmaktadır. 1984 yılından beri ülkenin güneydoğusundaki ayrılıkçı isyan hareketi ile mücadele etmektedir. İranlı Kürtler kültürel olarak Iraklı Kürtlere yakındır ve aynı Kürt lisanını konuşmaktadırlar. Tahran’ın, 2003 yılından beri Irak’ı yöneten ve kilit yönetim kadrolarını elinde bulunduran Şii siyasi partiler ile de yakın ilişkileri bulunmaktadır. Suriyeli Kürtler de kendi kendilerini yönetme yönünde baskı yapmaktadırlar.
ABD ve Birleşmiş Milletler dâhil bütün küresel güçler, İslami Devlete karşı sürdürülen savaş henüz sona ermediğinden, Irak’ın istikrarsızlaşmasından korktukları için bağımsızlık referandumuna karşı çıkmaktadır. Kürt liderliği, sürdürülebilir bir bağımsız Kürdistan devletinin kurulmasının, ABD’den ziyade öncelikle Türkiye, İran, Irak ve Suriye’nin onayına bağlı olduğunu bilmektedir. Bu ülkelerden her biri, kurulma aşamasında olan Kürt devletinin ekonomik açıdan gelişimini engelleyebilecek durumdadır.
Kürtler, bölgedeki ülkeleri ve Batı ülkelerini, bağımsız bir Kürdistan’ın onların stratejik ve ekonomik çıkarlarına hizmet edeceğine de ikna etmek zorundalar. Örneğin, Kürt liderler yeni bir devlet kurulmasının, kuvvetlerinin Suriye ve Türkiye’de yürüttükleri mücadeleleri sona erdireceğini, bunun nedeninin de ana talepleri olan bağımsızlığın karşılanması olduğunu ileri sürebilirler.
Yazının orijinaline aşağıdaki link üzerinden erişebilirsiniz.