Yazan: Alican TÜRK – 16.04.2020
Kulağa daha hoş gelsin diye adına İNFAZ DÜZENLEMESİ denilen yeni AF YASASI Meclis’ten geçti.
Bazı hükümlüler salıverildi bile…
Tabii “infaz düzenlemesi” deyince benim aklıma hemen AKP’nin Temmuz 2012’de yasalaştırdığı 3’ncü Yargı Paketi gelmişti.
O tarihte “Sincan 1 No’lu F Tipi Orduevi”ndeydik… Biz 28 Şubat soruşturmasından yatıyorduk, ama aynı dönemde Ergenekon, Balyoz vb. kumpaslarla Silivri, Hasdal, Maltepe, Hadımköy, Şirinyer, Mamak vb. “konukevlerinde” yatan yüzlerce başka asker – sivil tutuklu vardı.
Tabii hepimizin gözü kulağı çıkacak yargı paketindeydi.
Zira paketle birlikte halk arasında “Özgürlük Hâkimliği” olarak bilinen yeni bir uygulama getiriliyordu. Bu uygulama, davaya bakacak hâkim ile, arama – takip ve tutuklamaya karar verecek hâkimin farklı olmasını öngörüyordu. Böylece hâkimlerin daha esnek olacağı ve zorunlu kalınmadıkça tutuklamalardan imtina edeceği yazılıp çiziliyordu.
İçeridekiler için bir “umut”tu yani…
Ve yasa Meclis’ten geçti…
Yasayla birlikte başta cezaevlerindeki PKK’lılar /KCK’lılar olmak üzere, demokratik laik cumhuriyeti yıkarak yerine din devleti kurmak için mücadele eden şeriatçılar ve bazı önemli cinayetlerin katilleri tahliye olup çıktılar. Öyle ki, çıkanlar arasında Bahçelievler katliamı sanıkları, 12 Eylül öncesinde Adana Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul ile CHP Adana ve Kayseri İl Başkanlarının öldürülmesi olaylarına karışıp üç idam ve müebbet hapis cezası almış kişiler dahi vardı. Hatta 15 Temmuz 2012 tarihli SÖZCÜ Gazetesinde yayımlanan Saygı ÖZTÜRK imzalı “Yargıda Skandal” başlıklı haberde, yargı paketi kapsamında şeriatçı Hizb-ut Tahrir örgütünün 120 yönetici ve üyesinin salıverildiği, üstelik bu salıverme olayının 13 Temmuz Cuma günü mesai bitimine 10 dakika kala gerçekleştirildiği, savcının buna itiraz ettiği, ancak mesai bittiği için itiraza ilişkin görüşmenin 16 Temmuz Pazartesi gününe kaldığı, itiraz kabul edilse bile tutuklu ve hükümlüler salıverildiği için bilhassa lider kadronun yeniden yakalanmasının artık çok zor olacağı vurgulanıyordu.[1]
3’ncü Yargı Paketi’yle bu tahliyeler yaşanırken, Balyoz kumpasından yatan ve aralarında MHP Milletvekili (E) Korg. Engin ALAN, (E) Org. Bilgin BALANLI, (E) Org. H.İbrahim FIRTINA, (E) Ora. Özden ÖRNEK, (E) Org. Çetin DOĞAN’ın da bulunduğu toplam 250 sanığın “denetimli serbestlik uygulanarak serbest bırakılma talepleri” mahkeme tarafından reddediliyordu.
Aynı şekilde Sincan ve Mamak grubu avukatlarının verdiği dilekçeler de geri çevrilmişti.
Yani belki herkes affedilebilirdi, ama kumpas davalarda yatan vatansever, Cumhuriyetçi ve Atatürkçülere af yoktu… Onlar çıkamazlardı.
Aslında bırakılamazlardı zaten; çünkü paket her ne kadar yargıdaki aksaklıkları düzelmek amacıyla gibi sunulsa da aslında sözde Çözüm Süreci adına PKK’lı/KCK’lılar için çıkarılmıştı. O süreçte Apo’yla görüşmeler yapılıyordu, “Sayın Öcalan”ı memnun etmek gerekiyordu. (Temmuz 2012’deki 3’ncü Yargı Paketi’nden sonra Nisan 2013’te de bu kez “4’nci Yargı Paketi” adı altında yeni bir düzenlemeye daha gidildi, böylece 2012’de serbest kalamayan KCK’lıların bir kısmı da 2013’te çıkmış oldu. 4’ncü Yargı Paketi’yle sözde ifade özgürlüğü genişletilmiş, böylece “ben PKK’lıyım” demek, terörist başına “Sayın” demek, “cebir, şiddet ve tehdit” içermediği sürece terör örgütlerinin bildiri veya açıklamalarını yaymak da suç olmaktan çıkarılmıştı.)
O süreçte cezaevinde yazdığım ARTIK BENİM BİR DAVA’M VAR adlı 28 kıtalık şiirin bir dörtlüğü de şöyleydi:
Üçüncü Yargı Paketi, Özgürlük Hâkimleri,
Bilemezdik bu yasa göz boyama halleri…
Meğer niyet başkaymış, saldılar katilleri,
Artık benim umut tacirleri ile davam var!
Velhasıl, 3’ncü Yarı Paketi kumpas davalarda yatanlardan başka herkese yaramıştı.
Görünen ok ki, yeni infaz paketi de Murat AĞIREL, Barış TERKOĞLU, Barış PEHLİVAN ve diğer gazetecilerin dışında herkese yarayacak.
İnsan şu kaygıyı da hissetmeden edemiyor:
2012 ve 2013’teki infaz düzenlemeleriyle serbest bırakılanlar gidip Güneydoğu’da bine yakın güvenlik personelimizin şehit olduğu HENDEK tuzaklarını hazırlamışlardı.
Umarız bu kez çıkanlar ülkeye yeni sürprizler hazırlamazlar.
[1] Aynı konuda bir bilgiyi kendi twitter sayfamda paylaştığımda, Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı Mahmut KAR mesajıma bir cevap yazarak “2012’deki paketle tahliye olan bir tek Hizb-ut Tahrir’ci olmadığını, haberin asparagas olduğunu, konunun gazete yönetimine de bildirildiğini” belirtmiştir.